Şengül öğretmen: Görme engelli olunca hiçbir şey yapamayacağımızı düşünüyorlar
Aksaray'da dünyaya gelen Şengül Aslan, 13 yaşında geçirdiği havale sonucu görme yetisini tamamen kaybetti. Daha hasta olmadan önce köylerine atanan Dilek öğretmeninden etkilenip, öğretmen olmaya karar veren Şengül Aslan, Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünü kazandı. 15 yıldır mesleğini Kayseri'de sevgi ile sürdüren, Melikgazi ilçesindeki Burhan Dinçbal Ortaokulu'nda görev yapan, evli ve 2 çocuk annesi Aslan, "Sonradan görme engelli oldum. 13 yaşıma kadar hiçbir görme problemim yoktu. Geçirdiğim havale hastalığı sonucunda 'soğuk havale' geçirmişim. Soğuk havale, menenjite döndürmüş ve bende görme engeli bıraktı. Görme engelli olduktan sonra hiç okuyamayacağımı düşündüm. Görme engelli okulların olduğunu bilmiyordum. Bizim ortaokuldayken İngilizce dersimize giren görme engelli bir öğretmenimiz vardı sonra ona ulaştık. Onun nasıl okuduğunu, neler yaptığını öğrendik. O da bize ulaştı. Görme engelliler okuluna gittiğimde çok zorlandım" dedi.
'ENGELİM ÖĞRETMENLİĞİME HİÇ ENGEL OLMADI'
Şengül Aslan, "Görme engelli olmak, insanlara bazen farklı gelebiliyor. Toplumun şu anda en büyük sorunu, ön yargı. Görme engelli olunca hiçbir şey yapamayacağımızı, hayatta bir şeylere sahip olamayacağımızı düşünüyorlar. Öyle olmadığını her zaman insanlara göstermeye çalışıyorum. Çünkü engelli olmak, hayatın birçok bölümünde zor ama kolaylaştırmak da bize bağlı. Öğretmenliğimin 15'inci yılındayım ve severek yapıyorum. Görme engelim, öğretmenliğime hiç engel olmadı. Öğrencilerimiz gerçekten çok bilinçliler, çok duyarlılar. Bizim nerede zorlanacağımızı düşünebiliyorlar. Fark edebiliyorlar. Orada hemen sana yardım etme konusunda destek olabiliyorlar. Toplumda bu ön yargı eskiye göre azaldı mı? Evet, azalıyor. Eskiden daha çok engellilere bakış açısı olumsuzken; günümüzde daha iyi" dedi.
'DİLEK ÖĞRETMENİMİ ROL MODEL ALMIŞTIM'
Şengül Aslan, "Ortaokulda görme engelli olmadan önce öğretmenimle aynı evde kalıyordum. Öğretmenimiz bizim köyümüzde matematik öğretmeniydi. Dilek öğretmenimin öğretmenliğine çok hayrandım. Onu model almıştım. Öğretmen olmayı Dilek öğretmenimden etkilenerek tercih ettim. Öğrencilerim beni ilk gördüklerinde 'öğretmenimiz siz nasıl ders anlatacaksınız? Nasıl yapacaksınız?' gibisinden şaşırıyorlar. Önce onlara görme engelli insanın neyi yapabileceğini, neyi yapamayacağını, görme engelinin öğretmeye, anlatmaya engel olmadığını anlatıyoruz. Daha sonra normal akışına bıraktığımda öğrencinin kaygısı gidiyor" diye konuştu.
'HER AN BİR UZVUMUZU KAYBEDEBİLİRİZ'
Zorluklar karşısında her zaman mücadele edilmesi gerektiğini aktaran Aslan, "Benim gibi birçok görme engelli öğretmen arkadaşım var. Zaman zaman iş ve sosyal hayatımızda problemler yaşanıyor. Özellikle iş hayatımızda yaşanan sorunlar, bizim psikolojimizi çok sarsıyor. Çalıştığımız kurumlardaki amirlerin iş arkadaşlarının, bazen arkadaşlara gösterdikleri yanlış tutumlar onları çok etkiliyor. Hiçbir şey yapamayacağını, başaramayacağını düşünüyorlar. Onu hissedebiliyorlar. İster istemez bu durumlardan çok etkilenen arkadaşlar duyuyorum. İnsanlar, hayatta yaşadığı sürece, her birisi engelli adayı. Her an bir uzvumuzu kaybedebiliriz. Ama engelli olmak, insanın hayatının bitmesi anlamına gelmiyor. Hayat, her türlü devam ediyor. Sadece mücadele etmek gerekiyor. Mücadele eden kişi, her zaman mutlu da oluyor başarıyı da yakalıyor" dedi. Editör Şeyda Özlükcü