Yozgat'ta Yılın ilk Karı ile beraber Sofralar yeniden Arabaşı ile doldu.

TAKİP ET

Özellikle doğal şartlar, savaşlar ve diğer sebeplerden dolayı Türklerin göç yolculukları esnasında zeki ve yaratıcı Türk kadının yokluk içindeyken av hayvanlarını ve unu kullanarak yakaladığı bu lezzet, asırlardır paylaşımıyla bereketin katlanacağı inancınıda taşıdığından dünya da uygulanan misafirperverliklerin şahikasını oluşturur. Bu gün Orta Anadoluda yerleşmiş Oğuzların Avşar kabileleri umumiyetle bu yemeği bilir ve severek yerler. 

Arabaşı yemeği kaz, keklik, hindi, tavuk eti, un, salça ve tereyağ içerikli sıcak çorbası ve yine un ve sudan ibaret yüksek ısıda koyu çorba kıvamında kaynatılıp yayvan tepsilerde soğutulmuş hamurundan ibarettir. Türkler bu yemeğe Ara aşı demişlerdir. Zamanla bu isim Arabaşı olarak değişmiştir. Çünkü Arabaşı yemeği insanı fazla tok tutmaz. Ner kadar yerseniz yiyin, hamur ve unun verdiği geçici şişkinlik en fazla yarım saat içinde eskisinden daha çok acıkmanıza neden olur. Tam bir zayıflama ve diyet yemeğidir. Aslında çorbası, hamuru her ikiside çorbadır. Hamur soğutulmuş haliyle katılaşır, iştah açıcı bir formatta kesilir, çorba da tam aksine yüksek ısıda servis edilir. Kaşığa alınan soğuk hamur, ısısı yüksek çorbaya batırılarak çiğnenmeden yuturlur. Limon ve acı biber vazgeçilmez sostur. 

Bu yemeği bu zamana kadar en güzel yapan kişi, Sorgun İlçemize bağlı Alcı Köyünden Nurettin’in İhsan’ın Hanımı Meliha ÇAKIR olarak bilinir. Arabaşı yemeği ailelerin kendileri için yaptığı bir öğün yemeği değildir. Bu yemek ne kadar kalabalıkla yenirse o kadar bereket getirdiğine inanılır. Kimin arabaşı sofrası daha kalabalıksa en itibarlı hane sahibi odur. Aslında tüm Yozgat yemekleri bu gelenek çerçevesinde böyle değerlendirilir. Mercimekli pilav, madımak, mantı, kuru ekmek üzerine dökülerek yenen bulgur pilavları vs. ne kadar kalabalık olursa o kadar bereket getireceği inancıyla paylaşılır. Halen köylerde yine bir Yozgat zenginliği olan “Oda Kültürü” ile bu gelenekler yaşanmakta ve yaşatılmaktadır. 

Bu yemeği bilmeyenin severek yiyeceğini iddia etmiyorum. Arabaşı yemeğinin en ilginç özelliği bileni tiryaki olur, bilmeyeni ürperti hisseder. Yozgatlı olmanın ayrıcalığı da budur zaten. Bir Yozgatlıya 50 metre ileride dünyanın en lezzetli kebaplarını, en özel yemeklerini yaparak davet edin, mazeretine binaen katılır ya da katılmaz. Ama binlerce kilometre uzaklıkta da olsa arabaşı yemeğine davet edin koşa koşa gelir ve eğer gelemezse günlerce oraya gidemediğinin üzüntüsü ile kahrolur, sabahlara kadar uyuyamaz. Lezzete katkı yapan unsurlar sadece yemeğin muhteviyatı değil, yapılma anı, ona davet edilmenin itibarı, onun etrafında oluşan muhabettler tüm güzellikleri çağrıştırır ve lezzete lezzet katar. Onu yiyipte bu nimeti bahşeden Yaradana şükretmeyenine rastlamadım. Kutsal bir yemek ve zengin bir kültürdür.